Pinhani - - İstanbul'da
- [In Istanbul]
- Yol kenarında oynayan çocuklar gibi
- Like children playing on the roadside
- Topum kaçtı bugün yola
- My ball has rolled away on the road today
- Evin önünde sulanmayan çiçekler gibi
- Like unwatered flowers in front of the house
- Başım düştü saksıma
- My head has fallen into the pot
-
-
- İstanbul'da kimim var, kimin için bu toz duman
- Whom do I have in Istanbul, for whom is this dust and smoke
- İstanbul'da neyim var, ne kaldı ki kalabalıktan
- What do I have in Istanbul, what's left from the crowds
-
-
- Kaçamayıp da saklanan kedicikler gibi
- Like kittens wo didn't manage to run away and hid
- Sığındım senin sıcaklığına
- I've found a shelter in your warmth
- Sevemiyorsan İstanbul'u benim gibi
- If you can't like Istanbul like me
- Kaçalım yine bozkırlara
- Let's run to the prairies again
-
-
- Yere düşünce kırılmayan bir oyuncak gibi
- Like a toy that fell and didn't break
- Alıştım ben yuvarlanmaya
- I've got used to falling
- İstanbul'da ne kaldı ki
- What's left in Istanbul